-
Reklam işinin, firmanın itibarına doğrudan bağlı olduğu son zamanlarda ne yazık ki göz ardı edilmekte.
Hele ki, şu “viral” denen türün ortaya çıkışından beri firmalar hem birçok etik kuralları atlıyor, hem de firmaya zarar verip vermeyeceğini düşünmeden ürün tanıtımı peşinden koşuyorlar. “Reklamın iyisi kötüsü olmaz” şeklinde düşünmeye devam edenler, birçok firmaya ciddi anlamlarda zarar veriyorlar. Bu konu aslında kriz iletişimi ile de doğrudan alakalı. Neticesinde firmalar, bu mantıkla ortaya çıkarılmış reklamların ardından çıkabilecek krizleri yönetebilecek bir iletişim ekibi peşinde koşmak zorunda kalıyor.
Bir de işin internet üzerindeki boyutuna bakmak lazım. Bu tarafta internette reklamcılığın temeli olan “adwords” aslında bize bir çok şeyi açıklıyor. Hedef kitlenin ne şekilde seçileceği, reklamın konusu olan sektörün ne olduğu, hangi sektörlerde faaliyet gösteren sitelerin hedefleneceği gibi birçok seçenek sunuyor ki bunlar temel bilgiler. Ne yazık ki bu temel bilgiler üzerinde bile yapılan birçok yanlış görüyoruz. Son zamanlarda çokça konuşulduğu üzere, oyun videolarındaki “hiç otel aradınız mı?” mevzusu şaşırtıcı. Düşünsenize bu reklam için ne büyüklükte bir bütçe ayrılmış, günde karşımıza kaç kere çıkıyor, ve insanın (özellikle benim) diğer firmadan sırf bu firmaya inat rezervasyon yaptırası geliyor. Bu firma, bu şekilde marka bilinirliğine ulaştı ama bir lovemark olma yolunda hareket etmesini bırakın, insanların bilinçaltına (subliminal mi, etik değil falan dediğinizi duyar gibiyim; eğer öyleyse soruyorum size viral nedir?) “bir otel rezervasyonu yapacağım ama nereden yapmam gerektiğini bilmiyorum; ama kesinlikle nereden yapmamam gerektiğini biliyorum” gibi bir mesaj bırakmayı başardı. Bu şekilde yaptıkları “marka iletişimi” ile sizce ne şekilde bir itibar kazanmış oldular? Tahmin ediyorum yakın zamanda bu konu akademik anlamda incelenip ilgili derslerde yerini alacaktır.
Şu şok gelişme, flaş haber, öyle bir şey oldu ki türü özellikle haber sitelerinde olan başlıklara bir şey diyemeyeceğim. Yani tıklama peşinde koşmak için böyle rezil olmaya değer mi? Çok şükür “rss” denen bir kurtarıcımız var. Maazallah 5 dakika bir haberleri gezelim diye hayatımızdan 1 saat çalmayı hak ettiklerini düşünmüyorum. Reklam gelirleri, içerik üretenler için tabii ki önemli ama gösterim alma hedefiyle takip edenleri bu şekilde zorlamayı doğru bulmuyorum.